-
1 karşıdan karşıya
1.лицо́м к лицу́, друг про́тив дру́га, визави́2.karşıdan karşıya gelmek — неожи́данно встре́титься / столкну́ться
с одно́й стороны́ до друго́й стороны́3.исподтишка́, не подава́я ви́да -
2 karşıdan karşıya
adv. across the street, across, over the street, athwart -
3 karşıdan karşıya
across -
4 karşıdan karşıya geçirmek
v. traverse -
5 karşıdan karşıya geçmek
v. walk across the street, cross over -
6 karşıdan karşıya geçmek
to cross -
7 i karşıdan karşıya
across -
8 cross over
karşıdan karşıya geçmek, karşıya geçmek -
9 cross over
karşıdan karşıya geçmek, karşıya geçmek -
10 Überfahrten
karşıdan karşıya geçiş -
11 across
karsidan karsiya, bir yandan bir yana, ortasindan, içinden; çaprazlama, çapraz, bir yanindan öteki yanina; üstünde, üzerinde; öbür yaninda, yakasinda, karsisinda -
12 across
adv. karşıdan karşıya, çapraz, karşıya, genişliğinde————————prep. karşısında, içinden, ortasından, üstünden; öbür tarafında* * *1. boydan boya geç 2. i karşıdan karşıya* * *[ə'kros] 1. preposition1) (to the other side (of); from one side to the other side of: He took her across the road.) karşıdan karşıya2) (at the other side (of): The butcher's shop is across the street.) karşıda2. adverb(to the other side or to the speaker's side: He dived in off the river-bank and swam across.) karşıya -
13 übersetzen
über|setzenüber den Fluss \übersetzen ırmağı karşıdan karşıya geçmekII vt karşıdan karşıya geçirmek2. vt, çevirmek (von/aus -den) (in -e), tercüme etmek (von/aus -den) (in -e) -
14 quer
1) enine, enlemesine, çapraz;\quer gestreift enine çizgili;die Straße verläuft \quer zur Hauptstraße sokak [o cadde] ana caddeyi kesiyor;das Auto stand \quer auf der Straße otomobil yol üstünde çapraz duruyordu2) ( schräg)\quer über [o durch] ... karşıdan karşıya..., bir yandan öbür yana...;\quer über die Straße gehen caddeyi karşıdan karşıya geçmek, caddenin bir yanından öbür yanına geçmek -
15 karşı
1. adj und subst gegenüberliegend; (die) gegenüberliegende Seite; Gegen- (Partei); gegensätzlich (Meinung);karşı akın Gegenangriff m;karşı öneri Gegenvorschlag m;karşı taraf Gegenseite f; gegenüberliegende Seite;karşı tarafa geçmek die Straße überqueren;karşı yatak TECH Strebepfeiler m2. adv -e karşı çıkmak jemandem entgegengehen; widersprechen D;-e karşı durmak widerstehen D; gegen jemanden auftreten;-e karşı gelmek sich jemandem widersetzen;karşı karşıya einander ( oder sich) gegenüber, Auge in Auge;karşı karşıya gelmek plötzlich einander gegenüberstehen;-e karşı koymak gegen jemanden auftreten;-e karşı olmak gegen jemanden (oder etwas) sein;buna karşıyım ich bin dagegen;karşıdan karşıya von einem Ende zum anderen, quer über …; querdurch; still und leise;-i karşısına almak jemandem nicht beipflichten können;karşısındaki Gesprächspartner m3. postp -e karşı gegen A, gegenüber D; zu D; für A; auf … A hinaus;-in karşısına gegenüber A; auf … A zu;-in karşısında gegenüber D (z.B. dem Haus); fig angesichts G;-in karşısından von … gegenüber;sabaha karşı gegen Morgen;biz bahçeye karşı otururuz wir wohnen auf den Garten hinaus;karşıımızda bir bay oturuyordu uns gegenüber saß ein Herr;ona karşı sempatim var ich habe Sympathie für sie, sie ist mir sympathisch -
16 across the street
adv. karşıdan karşıya, yolun karşısında, karşıya -
17 walk across the street
v. karşıya geçmek, karşıdan karşıya geçmek -
18 across the street
adv. karşıdan karşıya, yolun karşısında, karşıya -
19 walk across the street
v. karşıya geçmek, karşıdan karşıya geçmek -
20 переходить
несов.; сов. - перейти́1) врз geçmek; aşmakпереходи́ть через мост — köprüyü geçmek
переходи́ть у́лицу — (caddeyi / sokağı) karşıdan karşıya geçmek
перейти́ в пя́тый класс — beşinci sınıfa geçmek
переходи́ть по насле́дству — miras yoluyla geçmek / intikal etmek
перейти́ к друго́й те́ме — başka konuya geçmek
перейти́ в ата́ку — hücuma geçmek
власть перешла́ к трудя́щимся — iktidar emekçilerin eline geçti
переходи́ть из рук в ру́ки — elden ele geçmek / dolaşmak, el değiştirmek
им не дало́сь перейти́ го́ру — dağı aşamadılar
здесь ре́ку вброд не перейдёшь — burada nehir geçit vermiyor
ого́нь перешёл на сосе́днее строе́ние — ateş bitişik yapıya yayıldı / sirayet etti
перейти́ на но́вую кварти́ру — yeni daireye geçmek
перейти́ на сто́рону проти́вника — düşman yanına geçmek, düşmana kaçmak
2) (во что-л. иное) dönüşmek, dönmek; halini almakдождь перешёл в ли́вень — yağmur sağanağa çevirdi
дру́жба перешла́ в любо́вь — dostluk aşka dönüştü
доро́га постепе́нно переходи́ла в тропу́ — yol gittikçe daralarak patika halini alıyordu
- 1
- 2
См. также в других словарях:
karşıdan karşıya — zf. 1) Bir yandan öbür yana 2) Karışmaz görünerek, uzaktan … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşı — is. 1) Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. H. E. Adıvar 2) Yol, deniz, ırmak vb.nin öbür kıyısı veya yanı Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçici — sf. 1) Çok sürmeyen Bunu evvela gençliğe mahsus geçici bir heves zannettim. P. Safa 2) Kısa ve belli bir süre için olan, muvakkat, palyatif, kalıcı karşıtı Eğer yazmaktan para ve ün gibi iki geçici kıymet ve zevk elde edemezsem acaba yazı yazar… … Çağatay Osmanlı Sözlük
refüj — is., Fr. refuge Taşıt trafiğinin yoğun olduğu yollarda yayaların karşıdan karşıya geçmesi için yolun ortasında düzenlenmiş kaldırım, orta kaldırım … Çağatay Osmanlı Sözlük
tüp geçit — is., di 1) Nehirlerin, kanalların iki yakasını su altından bağlayarak ulaşımı sağlayan yol 2) Büyük caddelerde yayaların karşıdan karşıya geçişini kolaylaştırmak amacıyla yolu üstten birbirine bağlayan kapalı yaya geçidi … Çağatay Osmanlı Sözlük